Kıvanç Kaplan Bir Yarı Deli'nin Günlüğü

Sigara Gondolu

80-90’larda büyüyenler çok iyi hatırlayacaktır. Züccaciyelerde satılan cam/gümüş gondolları ve içine koyan misafir sigaralarını, kristal kül tablalarını… Ortak muhabbetin tepesinde hep o vardı. Sigara, sigara, çay, sigara.

Normalde Maltepe, Samsun, Ballika! gibi yerli sigaralar içilirken, misafir geldiğinde Marlboro, Kent, Salem, Parliament vs ikram edilir. Misafirler dışında o sigaralara dokunulmaz. Çaya kahveye değil, sigaraya gidilir evlere.

Yerden 1 metre yukarısının dumandan sis olduğu, evin her köşesinde sigara içilen zamanlar.
Genç ciğerler sigara içmese de o dumanı çekti içine o dönem. Pasif içiciydik hepimiz.

Sigara içmenin büyüklük göstergesi olduğu işlendi beyinlere. Olgunlukmuş gibi anlatıldı.

Reklam Sektörünün Yıldızı

Hatırlar mısınız her tarafı oje izi olmuş sigara izmaritlerini, Parliament Sinema Kulübü’nü, Pazar Kovboy Sinemaları (Ayrı bir yazı konusudur), Marlboro Man’leri, paket biriktirilip alınan Camel Trophy saatleri, F1 arabaları, sanat etkinliklerindeki sponsorlukları…? Parliament mavisi diye renk tanımlandı yahu.

Otobüslerde içiliyordu be. Koltuk arkası küllük vardı. Duman içinde yolculuk yapıyorduk.


Özellikle sinema ve dizilerde çok kullanıldı sigara. İçmeyen, içine çekmeyen aktörlere bile içirttiler. Özendirdiler.

James Dean formatında hepimiz poz vermedik mi? Sigaralı fotoğraf çekilmek modaydı. Şimdilerde buzluyorlar o sahneleri, ama iyi mi oldu tartışılır. Daha fazla merak uyandırdığı kesin bence.

Parliament Sinema Kulübü

‘Parliament Sinema Kulübü’ izlenirdi pazar akşamları. Müziğini şu an bile çoğu kişi ezbere söyler eminim. Tabi jenerik müziği olduğu için ilk söz ve nakaratı bilinir. Genelde de böyledir bizim toplumda. 2.sözler hafızada yer almaz.

Aynı dönemdeki Sam (Hayat Ağacı), Blue Moon, Yalan Rüzgarı, Cesur Güzel vs dizileri gibi izlemeleri ayrı konuda yazacağım. Zaten bu paragrafta Sam’de takıldım şimdiden. Kitlendim hatta.

Yine de ‘Parliament Sinema Kulübü’ bizler için çok özeldi. Hele ki sinema filmlerin birkaç tık geç geldiği Tekirdağ gibi şehirlerde yetişenler için kaliteli film izlemek daha bir önemliydi.

Özel televizyon kanalları yeni yeni çıkmıştı. Star1’de yayınlanmaya başlamıştı sinema kuşağı. Filmler ilk kez Tv’deydi.

Bu konuyla alakalı da yani sigara sponsorluğunda olan bir yapıdan bahsediyoruz, ne zaman görsek, şarkısını duysak yüzümüzün güldüğü parçadır bu. Inception, işlendi beyinlere, ‘sigara ama faydalı işler’ yapıyorlar.

O Kestanelerin Tadı Başkaydı

Herşeyi geç, özeldi bu geceler çocuklar için. Zordur ama. Ertesi gün okul vardır çünkü. Hazırlıklar yapılır, zar zor alınan izinle beraber izlenir, güzel bir aile gecesi..

O zamanlar sobalı evler, kömürle ısınma fazla. Ev halkı oturur sobanın olduğu yerde. Sobanın varlığıyla bir, bu film seanslarında kestaneler kızarır, reklam arasında servis edilirdi.
Şarkının kime ait olduğunu senelerce bilemedik. Bakınca çok aktif bir şarkıcı da değil 4-5 albümü var, bir kere top20ye girebilmiş fln. Önemi de yoktu esasen. 88 yılında yapılmış bu parça. Parça Karla Bonoff’un ama bizim duyduğumuz coverlanan bir düet, söyleyenler Linda Ronstadt ve Aaron Neville.

İlginçtir başka yerde de duymadık bu parçayı. Sadece bizim ülkemize mi sponsor olmuştu, da sonradan hatırlatmasın diye yasaklandı bilemiyorum ama güzel duygular uyandırdığı konusunda hemfikirizdir.

Karla Bonoff – All My Life

Am I really here in your arms
This is just like I dreamed it would be
I feel like we’re frozen in time
And you’re the only one I can see

And hey
I’ve looked all my life for you
Now you’re here
And hey
I’ll spend all my life with you
All my life

Bi Taneden Bişey Olmaz

Kimse bize bunun bu kadar da sağlığa zararlı olduğunu söylemedi. Erken başlamaya yönelik önlemler vardı ama başlayana da ‘illa bırak’ denmiyordu. Gizli gizli içmeye başladık. Yerden sigara izmariti toplayıp içenler bile vardı. Hatta Amerika’da hamilelere sigara için reklamları döndü. Tarihin en kötü ‘Black Marketing’idir bu. Daha önce de yazdım, ayrı bir başlıkta da yazacağım, bilinçaltı pazarlamayı. Bunların hiç biri sigara kadar ölümcül olmadı.



Sigara Kısa Tarihi

Sigara tarihi çok uzun, özet geçmeye çalışacağım.

İlk kızılderilerinin barış çubuğu ile kafa bulma muhabbetiyle başlıyordu. Her şeyi yaktıkları için kurutulmuş tütün ve marijuana keşfediyorlardı. Filtre, kağıt bunlar 20.yy’da konuyordu. Öncesinde pipoyla içiliyordu.

Kristof Colomb 1492’de Amerika’yı keşfettiğinde rastlıyor tütüne. Dönüşte Avrupa’da ufaktan başlanıyor ekimine.

Fransa ilk defa tütünle 1600lü yıllarda tanışıyor ve Jean Nicot kısa zamanda tütün içmeyi popüler hale getiriyor (19. Yüzyıl bilim adamları “nikotin” olarak tanınan kimyasal maddeye onun adını veriyorlar)

Virginia Köleliği

Yıllar sonra tütün talebi ve alımı artınca, Amerika’da Virginia’da ilk defa ticari tütün ekimi yapılıyor. Amerikalı tütün ekicisi John Rolfe daha sonra ünlü Kızılderili kızı Pocahontas’la evlenip, 10 yıl içinde, tütünü Virginia eyaletinin en önemli ihraç maddesi haline getiriyor. Tütün ekimi için köle iş gücü kullanılmaya başlanıyor. Kölelik aşırı bir şekilde artıyor.

18. yüzyılın sonuna doğru Amerika’dan puro alışkanlığı geldi. İspanya’dan İngiltere ve Fransa’ya yayılışı gene savaş yoluyla oldu. 1788’de Hamburg’da ilk puro fabrikası İspanya örneğine göre kuruldu. Napolyon seferleri ise Avrupa’da tütünün girmediği yer bırakmadı. Savaştan sonra Almanya’da tütün yasakları gene konuldu. 1830 devriminde talepler arasında tütünün serbest bırakılması da vardı. Tütün içmek devrimcilikle özdeşleşmişti. Almanya’da tütün içme yasağının kaldırılmasında İtalya- Avusturya mücadelesi de etken oldu. İtalyan milliyetçiler tütün boykotu uyguluyor, tütün içeni Avusturya casusu ilan ediyorlardı. 1847’de İtalyanlarla Avusturya askerleri arasında çatışmalar başladı. Bütün Avrupa’yı saran 1848 Devrimi tütün özgürlüğünü de getirdi. 25 Mart 1848’de Berlin’de “şehir merkezinde ve civar sokaklarda, yangın tehlikesi olmayan yerlerde” tütün içme yasağı kaldırıldı.

Sigara Sıvı Değil Ki, Nasıl İçilebilir?

Tütün başlangıçta çubuk ve pipolarla içiliyor veya enfiye olarak çekiliyordu. Tütünü çiğneyerek kullananlar da vardı. Daha sonra tütün yapraklarına ve ince kâğıtlara sarılarak bugünkü sigara ortaya çıktı. 19’uncu yüzyılın ortalarında sigara fabrikaları kuruldu. İşin en ilginç tarafı değişik dünya dillerinde sigara “çekmek” veya “dumanmak” kelimeleriyle kullanılırken bizim dilimizde “içmek” kelimesiyle kullanıldı.

1940’lı yıllarda dünya nüfusunun %70’i sigara içiyordu. Çeşitli yasaklamalara rağmen 1.Dünya savaşında serbest bırakılıp, cephelere tütün yardımı gönderildi.

269 Katkı Maddesi Barındırıyor!

Açıklanan listelere göre, sigaralarda 269’u (yanmış) katkı maddesi olmak üzere 602 farklı girdi kullanıldığı ortaya çıktı. “Katkı maddeleri” başlığıyla açıklanan listede, “anisaldehit, asetik asit, asetofenon, bal, benzil alkol, Bulgar gül yağı, etil alkol, gliserol, ıhlamur yağı, kakao özütü ve tozu, karamel, karanfil yağı,laktik asit, mentol, meyan kökü tozu, nitrojen, ökaliptol, propilen glikol, rom, şeker, vanilya, yasemin ve yıldız anason yağı”nın da aralarında bulunduğu 269 madde yer aldı.

Sigara kağıdı için 25 (yanmış), kenar ek yeri yapıştırıcısı için 9 (yanmış), sigara kağıdı üzerindeki mürekkepte 35 (yanmış), filtreleme için 39 (yanmamış), filtre sargısında 51 (yanmamış), filtre yapıştırıcısında 37 (yanmamış), uç kağıdı ve mürekkebinde 137 maddenin (yanmamış) kullandığını belirlendi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sigara kullanımının yılda 5 milyon insanın ölümüne yol açtığını, bu sayının önümüzdeki 20 yıl içerisinde iki katına çıkmasının beklendiğini kaydetti. WHO’nun tahminlerine göre, bugün tüm dünyada 1,3 milyar civarında olan sigara kullanıcılarının sayısı 2025 yılında 1,7 milyarı bulacak.

Tütün’ün Türkiye Serüveni

Tütün tıpkı ilk çıktığı zamanlardaki gibi tedavi amaçlı bitki olarak Cenevizler tarafından Osmanlı’ya getiriliyor. Ekimi Trakya, Ege ve Karadeniz’de yapılıyor. İklim ve toprak şartları oldukça uygun olduğu için tütün meşhur oluyor. En önemli ihraç gelirlerinden birisi oluyor. Fransa ve İngiltere 1.Dünya savaşı öncesi Türk tütünü ile tanışıyor ve çoğu sigara üretiminde ortak tütün olarak kullanılıyor. (Bknz. Camel – American & Turkish)

Türkiye’de sigara olarak üretim 60’lı yıllarda başlıyor.
1961’de mentollü Çamlıca ve 1969’da Samsun’un rakibi Maltepe piyasaya verildi. Uzun filtreli ilk sigara olarak da 23 Ekim 1971’de uzun Maltepe çıkarıldı. Tekel Meclis, Subay, Astsubay, Asker, Köylü, Birinci adlarıyla birçok kesim için sigara üretiyordu. Örneğin, Kulüp bitirimlerin, Birinci solcuların sigarasıydı. Her şeyin siyasallaştığı 1970’li yıllarda, 1976 yılında Maltepe paket deseninde yapılan değişiklikten sonra paket üstünde Nazi gamalı haçı bulunduğu, Bahar paketinin deseninin ise Mao’nun yüzü olduğu dedikoduları yayılmıştı.



Filtresiz sigaralar 1970’li yıllara kadar önemini korudu. Tekel 1977 yılında Yeni Harman’ın üretimine son verdi. Bu yıllar sigara kaçakçılığının başladığı ve ‘tombalacılık’ın önemli bir sokak mesleği haline geldiği yıllar oldu.

‘Kent Var, Marlboro Var.’

Yılda tüketilen 3,5 milyar paketin 1 milyarının kaçak Amerikan sigarası olduğu 1975 yılında 6 milyar liralık dövizin kaçırılması söz konusuydu. Tütün üreticisi ülkede kaçak sigaralar her sokakta satılırken, sigara bulunmaz olmuş, Bulgaristan’da fason sigara yaptırılmak zorunda kalınmış, “hakiki” Samsun tezgâh altına inmişti. Sonuçta ülkeye yabancı sigaranın ve tütünün girmesine yasal izin verildi. 1984’de yabancı sigara ithali başladı, 1986’da tekel kaldırıldı, 1988’de Tekel, “dünyaca ünlü Türk ve Amerikan tütünlerinden üretilen” Tekel 2000’i (1700 liraya) piyasaya verdi. Philip Morris ortaklığı 1992’de üretime başladı.

Yasal Uyuşturucu

Evlerin bütçeleri şaştı. Çoğu kişi kanser illetine yakalandı, ilaçlara mahkum kaldı, yine şeker hastalığı gibi mecbur bıraktılar ilaçları düzenli kullanmaya. Nihayetinde en iyi müşteri düzenli ilaç kullanandı. Sigara da ‘Yasal Uyuşturucu’ olarak ilaç sektörünün en büyük destekçisiydi.

Black Marketing’in En Acımasızı Sigara

Black Marketingin kobayları olduk, Hepimiz bir deneyde kullanıldık. Gargamel kötü değildir yazımın başında paylaştığım gibi bilinçaltımıza yüklendiler.

İyi ki sağlık örgütleri, internet grupları kenetlendi ki, yasaklar ile zararları anlatılarak bırakma teşvik edildi. Ama hiç biri sigara gibi değildi. Neredeyse herkesi bağımlı yaptılar. Cola gibi alışkanlık yapıp, bırakmamaları sağlanmalıydı.

Ben neyse ki bu illetten ani bir kararla 3 sene önce kurtuldum. Hayatımın en başarılı kararlarından biridir gurur duyduğum.

Hadi Be Baba

Çınar’ın ısrarlı baskıları ve o dönemki ‘Hadi baba’ kamu spotları etkili oldu. Geç sayılabilecek yaşta baba olmuştum ve Çınar’ın gençliğinde yaşıyor olursam daha sağlıklı bir halde olmak istedim. Ömüre 3-5 yıl daha ekleme düşüncesi beni teşvik etti. Sebebimi bulmuştum.

Allen Carr‘ın Youtube’da ütüyle çekilmiş bir videosunu izledim. Buraya linkini koymuyorum zira uzun bir video olduğu için kotanızı emebilir. Müsait bir yerde Google’layın mutlaka. Kitabını da okuyabilirsiniz. Alen Carr’ın Türkiye’de seansları da oluyor, takip edersiniz. İlla Allen Carr olmak zorunda değil tabii, ben ondan fayda gördüm, başka bir sürü yöntem var. Önemli olan sonuç zaten. Sigaranın sizdeki hakimiyetinden kurtulabilmek.

Beynimiz Bizimle Oynuyor

Videoda bahsedilen mantığa aşina olduğum için hızlı algıladım. Basitçe beynin oyunu diyelim. Yani nasıl tıpkı fosfor ihtiyacınız olduğundan canınızın balık çekmesi gibi, nikotin bağımlılığında da beyniniz size çeşitli senaryolar üretip, sigara ihtiyacınız olduğuna inandırıyor.

Sigara içmek için sinirli olmanız, sinirli olduğunuz için sigara içmeniz döngüsüne sokuyor sizi. Kahve ve içki yanında olmazsa olmazınız olduğu için, canınız kahve çekiyor, esasında sigara içmek için gibi.

‘Mind Game’, yani panik atağın uyuşturucu halini yaşatıyor.

Moment Alışkanlığını Aşın

1 haftada nikotin bağımlılığını atılıyor, önemli sayılan zaten 3-7-21 gün. Hakikaten başta sayılıyor bu günler.

Psikolojik baskı başlıyor. İşte yemek sonrası, kahve ile bir gibi otomatik dürtüler, dudak el alışkanlığı ve moment alışkanlığı dediğimiz mevzu. Sonra beyinde bu canavar savaş açıyor, sebep yarattırıyor, ufacık bir olayı bir anda büyütüyor, ‘ulan buna da içmesem ne zaman içerim’ dedirttiği anlar oluyor.

Kendiniz ile Savaşın

Siz sigara ile değil kendiniz ile savaşıyorsunuz. Vücudunuz, sigara ile savaşırkenki salgıladığı hormonlar, saat periyodlarınız sekteye uğradığı için bir şeylerin ters gittiğini görüp sizi uyarıyor. Sizi sinirli ve agresif yapıyor.

1 Pakette 20 Sigara Tesadüf Değil

Hesap şu: Günde 1 paket sigara kullanan kişi, ortalama 16 saat uyanık kalıyorsa, 45 dakikada bir sigara tüketse, toplam 20 sigaraya ihtiyacı olacaktır.

Yeni Alışkanlıklarla Yer Değiştirin

Vücudumuz bu dengelere göre yaşıyor. Alışkanlık kazanabilinen bir özellik. Bunu kullanmalıyız. Her sabah aynı saatte kalkarsanız, alarm kurmadan o saatte uyandığınızı göreceksiniz. Her sabah, akşam diş fırçalarsanız, diş fırçalamayı otomatik yapmaya başlayacaksınız, yapmamak rahatsız edecek. Bunun gibi çok sayıda vücudumuza kazandırabileceğimiz yararlı özellikler var. İşte sigara da farkında olmadan zararlı kategorisinde kazandırdıklarımızdan. Onu içmeye ve belirli saatlerde ve zaman aralıklarında içmeye alışıyor. Koparmak çok zor, ama koparmak için de tıpkı alıştırmakta kullanılan gibi yapmayarak ya da yerine başka bir şey yapmaya başlayarak, bu anları silebiliyoruz.

Su İçin

Su ile sigara kadar mide bulandırıcı bir birliktelik yoktur. Her sigara aklınıza geldiğinde bir bardak su için. Bu hem sigara tadını kokusundan uzaklaşmanızı sağlayacak, hem de bedeniniz hayat bulacak.

Sigaraya Küfür Edin

Buradaki karar önemli. Sigara içmeniz için beyniniz sizi gergin yapıyor zaten. Bunu bilip içmemekte kararlı kalabilirseniz, benim gibi 3 seneyi doldurmuş, ileriye daha umut dolu olabilirsiniz. Sinirli olduğunda bırakın küfür edin içinizden, sigaraya küfür edin. Çok rahatlatıyor bu.

Ertesi gün ‘içmiyecem lan, içmediğim için ölmeyeceğim nasılsa’ dedim ve bıraktım. Deli gibi sigara içilen bir ortamın içine girip de ikramı reddetmem, bırakma kararımı kuvvetlendirdi.

Kolay değil 20 sene içtim. Üstelik keyif aldığım çok anlar oldu. Şimdi hatırlatınca bu eylemin bende bıraktığı anlar, hep bir şeyin sebebi şeklindeydi. Ders-sinema-tiyatro arası gibi, tuvaletlerde gizli içilen, içmek için kudurulan, otlanılan, krize girilen zayıflıklardı. Bu ‘aralarda içme’ kafama öyle yerleşti ki, bu zaman aralığı sigara içmek için yaratılmıştı benim için.

Ben Başardım, Siz de Başarabilirsiniz

Sigarayı bırakmak temelde hakikaten zor değil. Başaran benim gibi çok kişi var. Erşan benim rol modeldi. Günde 2 paket sigara içerken bırakmıştı. Teknik olarak her sigarayı söndürdükten sonra bir sonrakine kadar bırakıyorsun esasında.

İlaçla, terapiyle, destek hattıyla bırakmaya çalışanlar da var. Başaranlar da.

Sigara Zararlarını Yazmadım

Şimdi, tabi çoğu tiryaki bu yazıyı okumak istemeyecek, ‘he canım he’ diyecek. Beyni tepki verecek, duvar örecek. Bu yazıda sigaranın zararlarını yazmadım ama. Bir anlamı yok çünkü içen için. Tıpkı sigara üzerinde yazan yazıların da bir anlam ifade etmediği gibi. Sadece neden başladığımızı, nasıl bıraktığımı, neler değiştiğini yazmaya çalıştım. Bilinçaltı bilinçlenirse siz de üstesinden gelebilirsiniz.

Ben kendi irademle bunu denedim. Becerdim. Bana en önemli katkısı bunu başarmaktan elde ettiğim self-disiplindi. Yani verilen uzun süreli programlara uyabilme. Güç verdi, cesaret getirdi. Tıpkı çok kilo aldığım dönemden sonra disiplinli bir program ile 15 kilo verebilmem gibi. Onun da yazısını hazırlıyorum, paylaşacağım.

“Hayır, Kullanmıyorum” Diyebilmek

Şu anda çevremde kimse beni sigara içer olarak hatırlamıyor. Tam aksine hiç sigara içmemiş olarak akılda kalıyorum. En güzeli ne biliyor musunuz? Sigara uzatıldığında, ateş sorulduğunda ‘Kullanmıyorum’ diyebilmek. Evden çıkarken de sadece telefon, anahtarlık ve cüzdan üçlemesi harika bir hafiflik. ‘Eyvah sigaram bitecek, çakmağım yanımda olmalı, mola versek de içsek’ stresleri yok. Maddi katkısı ayrı bir güzellik.

Şu anda 1 kişinin aylık sigara masrafı ortalama 450 TL!

Hayatınızda neler mi değişiyor? İnanılmaz. Nefes, koku, tad, enerji, direk olarak farkedilenler sadece.

Telefona 10’larca sigara bırakma aplikasyonundan dilediğinizi indirin. Bence hepsi çok faydalı.

Sigara Kokusu Öffff..

Bilin ki çok iğrenç kokuyor ve elinizde çok kötü gözüküyor. Kıyafetlere siniyor, saçınıza işliyor..

Ve bugün sigarayı bırakmamın 3.senesi! Gururluyum!


Hakkımda

Çok çalıştım yeter ulan! diye emekli olup, istediklerimi gerçekleştirme zamanım geldi dediğimde henüz 40 yaşındaydım. Bir sürü farklı karakteri yaşayabilmek için akıl sağlığım da yerinde…

Read More

Club78 Davulunda Schumacher

Müzikte klavye ile başlayan ilişkim, ortaokulda Güvenç sayesinde bateriye kayıyor. Ritim yeteneğim olduğunu keşfediyorum. Güvenç’lerin Midas diye grupları var. Ortaokuldayım o zamanlar, 90’lı yılların ortaları.…

Read More

Evelyn De Morgan – Night and Sleep (1878)

Evelyn De Morgan – Night and Sleep (1878) Uyku ile anlaşamadığımı çoğunuz biliyorsunuzdur. Birkaç sene önce internette insomnia üzerine görsel ararken bu müthiş tabloya ve…

Read More
About the author

Kıvanç Kaplan:

4 Comments
  1. Devrim

    27 Ağustos 2019 / Cevapla

    1950'ler - sigara deyince "Mad Men" geliyor hemen aklıma, ne leziz diziydi:) 4 sene doldu bende de içmeye başlayalı, bu sene bıraksam artık diyorum, bakalım..

    • Kıvanç Kaplan

      25 Eylül 2019 / Cevapla

      MadMen hakkaten güzel diziydi. Tekrar izlemek istiyorum. Çünkü kesinlikle konuyla alakalı. Marketingin 50-60lı yıllarda başladığının göstergesi esasında. Ama sigara pompalıyor 7 sene boyunca. Belki evet, Cem Yılmaz'ın dediği gibi gerçek hayatta olan yansıyor ekrana, küfür gibi. Yine de görsel imge olarak ister istemez yerleşiyor. Benzer dizi de 'True Detective' ve Jameson. Dizinin ilk sezonunun ardından, 2 şişe almıştım mesela :)

  2. Yılmaz Doğanay

    21 Eylül 2019 / Cevapla

    Sevgili Kıvanç merhaba,kimsin sen diyebilirsin haklı olarak.dur sana kendimi tanıtayım; Tekirdağ'ı anlattığın pişantõr deki,*sinemalar sokağı*esnafı,evinizin altındaki kuru temizleme dükkanını işleten,annenin ve babanın N.k.lisesinden öğrencisi Yılmaz amcan.blog yazdığını bu gün onlardan öğrendim.merak ederek baktım ve çok beğendim.selam ve sevgi ile,görüşmek üzere.

    • Kıvanç Kaplan

      25 Eylül 2019 / Cevapla

      Yılmaz Amcam, Site Kuru Temizleme'yi nasıl unuturum ki? Teşekkür ederim, güzel yorumun için. Mutlaka uğrayacağım yanınıza.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

nine − 7 =