Kıvanç Kaplan Bir Yarı Deli'nin Günlüğü

Gargamel Kötü Değildir!

Gargamel, saygılı, hayvan dostu, kendi yalnızlığında yaşayan bir insan..Ama neden kötü gösteriliyor?

Çünkü Şirinler Bir Sistem Dayatması!.

Kominizm propangandası; mı hakkaten? Yok canım! demeyin, sizi şaşırtacağım bu yazının sonunda.

Her araştırma yazmaya başladığımda bu oluyor. Basit bir eğlencelik yazayım, geçeyim diyorum. Sonra yazarken, lan hakkaten öyle mi, şu konudan da bahsetmek lazım, bu buna bağlanıyor, aa o adam esasında şuymuş (Sunay Akın modu) falan uçuyor gidiyor. Ama uçarken o kadar çok kaynak okuyorum ve derleyip yazıyorum ki, özgüvenim, keyfim ve şevkim katlanıyor. Öğreniyorum da. Yeni bilgiler geliyor… Harika bir duygu bu!

Gördüğünüz Hiç Bir Şey Tesadüf Değil!

Sevgili arkadaşım Özgen Çelik bana, ‘Gördüğün hiç bir şey tesadüf değil’ demişti. Marketing uzmanı olan Özgen ile bu konuları konuşmak çok keyiflidir. Ama bu mevzular bir o kadar da sinir bozucudur. Çünkü bir görselin/duygunun sizde uyandırdığı hislerin altında başka mesajların gizlendiğini farketmek çok rahatsız edici olabiliyor.

Sadece görsel de değil. Koku ve dokunma da çok kullanılan bir yöntem. Üstelik koku ile yönlendirme çok daha kolay. Geçen senelerde çıktı, görmediyseniz bakın: Turuncu renkli portakal kokulu su bardağı.
Su dolduruyorsunuz ve içtiğinizde portakal suyu tadı alıyorsunuz. Gerçekten. Yani tadın dilden değil burundan başladığı bilimsel olarak kanıtlandı. Mesajların çoğunu koku yönetimi ile damardan veriyorlar yani anlayacağınız. Süpermarketlerde iştahı arttırıp alışverişi arttırsın diye, ekmek kırıntısı kokusu mu veriliyormuş?? Hadi be!

Bilinçaltına Tüpsüz Dalmak

Yalnız çok da girmeyin içine, şirinlemeyin yani. Bir ortamın keyfini sürecekken, gözlem hastalığına yakalanıp zevk almamaya başlarsınız. Yine de marketingin hayatımıza her yerde değil, hayatımızı yöneten olduğunun farkına varın. Ben bu farkındalığa Dean R.Koontz’un kitabını okuyarak başlamıştım. Lise çağındaydım gerilim romanları hastasıydım.

Stephen King bir tık üstte olsa da Dean R.Koontz benim adamımdı. Daha gerçekçi senaryolarla bezerdi kitabını. Her kitap bitişinde bunun filminin çekilmesi lazım derdim. Yine onun eşsiz bir eseri olan ‘Gecenin Ayazında’ kitabını okurken, hayal gücüne hayran kalmıştım. Kitap bilinçaltı yönetimi üzerine, gerçek verilerle beslenmiş müthiş bir kurguydu.

Dean R.Koontz Benim Adamımdı

1976’da yazılmış kitap halen güncelliğini koruyor. Baskısı yok ama sahaflarda bulursanız kaçırmayın. İki bilim adamınının şebeke suyuna ilaç katıp, insanların bilinçaltına mesaj yollayarak, kontrol edebilmelerini konu alıyor. Bilinçaltı yönetimini de öyle güzel örneklerle aktarmış ki, bunun son 100yılda zaten yapılmakta olduğunu görüyorsunuz. Mesela, o zamanlarda sinemalarda saniyede 15 kare geçerdi. Bu karelerden birine filmin ortalarında ‘Susadınız mı? Sprite için.’ reklamı konarmış. Bu mesaj inseption ile her birimizin beynine Susuzluk=Sprite diye de yazıldı o ayrı. Şimdi sinemadaki bu kareyi siz çok hızlı geçtiği için fark edemiyorsunuz ama bilinçaltınız görüyor. Ve arada çoğu kişi gidip sprite satın alıyor. Üstelik susadığını sanıyor!

Bir diğer örnek Cola şişelerinin o dönem kadın görseline benzetilmesi… Mac’in logosunun ısırılmış elma olması neden?. Isırılmış bir elmayı elinize almak istersiniz, daha doğrusunu elinizde bulunasını istersiniz. Milyonlarca örnek var. Logo yaratımı, sembolleştirme tamamen ayrı bir piskopatlık konusu. Ama bu hayatımızın sembollerle yönetildiği gerçeğini de bize gösteriyor.

Çocuklara Gizli Mesajları Çizgi Filmlerle mi Verdiler?

Çoğu çizgi film ve animasyonlarda gizli mesajların tesadüf olmadığını bilseniz? Ninja Kaplumbağlar’ın Pizza’yı yaymak için yaratıldığı, Temel Reis’in Amerika’daki ıspanak hasatı fazlasını pazarlamak için çıktığını, He-man’in Nazi propangandası, Supermen’in Amerika olması gibi uzar gider bu konu. Onları da yazacağım sonrasında ama hiç biri beni Şirinler kadar etkilememiştir.

Şimdi Şirinler konusunda gelelim. Bu konuyu deşerken uzun bir yolculuğa çıkacağız. İçinde Peyo, Mao Zedong, Nixon, Lenin, Scorpions, Gorbaçov, George Olwell, Lev Troçki, Berlin, Karl Marx, Stalin, ABD, SSCB, Israil geçecek.. Gelin irdeleyelim biraz..

Öncelikle Bu Diziyi Tanıyalım.


Belçikalı karikatürist Pierre Culliford (‘Peyo’ adıyla bilinir) eseri olan “Şirinler”, 1958’de çizimine başlandı, 81’den itibaren TV’de yayınlanmaya başlandı. Çizgi dizinin yapımcılığını Ayı Yogi, Jetgiller ve Scooby-Doo gibi popüler karakterleri ekrana taşıyan Hanna & Barbera üstlendi. Her biri 22 dakika olan 256 bölüm, 30 ülkede yayınlandı. Yapısı farklıydı.

1984’ün Etkisi Her Yerde

Karakterlerin kendileri mavi, sesleri komik, müziği ezgiseldi. Mutluluk, birliktelik temaları işleniyordu. Dünyada özellikle çocuklar tarafından çok sevildi. Dizinin dili basit ve akıcıydı. Kullanılan kelime sayısı ve anlatılmaya çalışılan olayların basitleştirilmesinde, George Orwell’in ilk basımının 1949’da yapıldığı efsane romanı 1984’ünden oldukça etkilenilmiştir. Bu da, kısıtlı bir dil-düşünce yapısına sahip olduklarının göstergelerindendir. Kitabı okuyanlar hatırlayacaktır:

Bilinci daraltarak, başka düşüncenin ve konuşmanın ortaya çıkmasını engellemek için özgürlük, karşı çıkış, isyan gibi kavramlar dilden silinmiştir. Karşıtlık içeren sözcüklerin anlamları birleştirilerek karışıklık oluşturulmuştur. Böylelikle iktidarın aksine düşünceler oluşamayacaktır. Mesela: Barış Bakanlığı savaşları düzenler. Bolluk Bakanlığı yiyecek kısıtlamalarını, Sevgi Bakanlığı isyan ve işkenceyi, Doğruluk Bakanlığı ise ülkede tele ekranlarla yapılan gözetimi sağlar. “Düşünce Polisi” otoritenin aleyhinde düşüncelere sahip olanları yakalar, etkisiz hale getirir. Zaten her yerde bulunan “Büyük Birader Seni izliyor” mesajları ve kameralar ile insanın sakıncalı bir eyleme kalkışması engellenmektedir.

Kafa karıştırıcı değil mi? İnanılmaz bir romandır. 1947’de yazmaya başlamış bu adam bunu, ama ‘Big Brother’ konusunu ön görmüş. Her bir şirin’in Şirin Şarkısı’nı bir marş edasıyla, bir ağızdan söylemesi de bu varsayımı destekleyen bir unsurdur. Kitapta geçen 2+2=5 gerçekten de komünist rejim tarafından kullanılan bir slongandır.

Gelelim Şirinler Yazarı Peyo’ya.



Peyo, tam bir Sovyet hayranı ve komünist bir karikatüristti.

Belçikalı Peyo, Şirinler’i Les Schtroumpfs olarak adlandırmıştı, bu sebepten kominizm propangandası önermesinin çürütülmüş olduğu iddia edilse de, eldeki veriler ve işleniş tam tersini göstermektedir.

Şirinlerin lakaplarının sonunun da hep aynı olması, ‘Bilgiç Şirin, Şakacı Şirin, Tembel Şirin vs’ gibi, ‘Yoldaş’ kelimesini kullanan sosyalist sınıfları anımsatsa da, biz Şirinler’in İngilizce adı olan Smurfs’ten yola çıkacağız. Smurfs’un esasen bir kısaltma olduğu ile ilgili iki yaklaşım var.

1. “Socialist Men Under Red Father” (Kızıl Baba’nın Yönetimi Altındaki Sosyalist Adamlar)

2. “Small Men Under Red Flag” (Kızıl Bayrak Altındaki Küçük Adamlar)

Kızıl Baba diye gösterilen tahmin edebileceğiniz gibi, kominizmin ideolojik rengi olan kızıl şapkalı Şirin Baba. Peki Şirin Baba gerçekte kimi simgeliyor dersiniz? Sakalı, karakter, kişilik ve liderliğiyle ‘Karl Marx’.

Şirin Baba demişken, Bilgin Şirin’den bahsetmek olmaz. Şirin Baba’ya rakip olmaya çalışıp, genellikle eksik bilgiden dolayı gülünç duruma düşen, köşeli gözlüklü Bilgin Şirin de esasında kim mi?…Evet doğru tahmin, ‘Lev Troçki’. Tıpkı SSCB’den kovulan Troçki gibi Bilgin Şirin de Şirinler Köyünden düşüncelerinen dolayı kovulur.

Burada Lev Troçki’ye parantez açmalıyız.
Troçki, Lenin’den sonraki Stalin döneminde, can güvenliği ve Kayseri’de tekstil fabrikası kurma karşılığı İstanbul’a sürgün gönderilir.
Sırasıyla Rus konsolosluğu misafirhanesi, İstiklal Caddesi’ndeki Tokatlıyan Otel’i, Bomonti’de bir daire ve sonra da İstanbul’da en sevdiği yer olacak Büyük Ada’ya taşınır. Büyük Ada’da ilk oturduğu yalı bir yangınla kül olunca kısa bir dönem Moda’ya taşınsa da İstanbul’da kaldığı son dönemi Büyük Ada’da bir yalıda geçirir.
Troçki 20 Şubat 1932 yılında Rus vatandaşlığından çıkarılır. 1932 yılında Danimarka Sosyal Demokrat Öğrenciler Birliğinin davetlisi olarak gittiği konferansa vatansızlara verilen Türk pasaportuyla gider.

Almanya ve İngiltere kendisine vize vermeyi ret eder. Aynı yıllarda İsmet İnönü ile Türk Rus ilişkilerinde yakınlaşma yaşanmaktadır. Suikast korkusuyla 1933 yılında İstanbul’dan ayrılır ve 2 yıl Fransa’da kalır. Buradan da sınır dışı edilince 2 yılını Norveç’te geçirir ve ardından ölene kadar kalacağı Meksika’ya sığınır. Trajik bir şekilde Stalin, onu buz baltası ile öldürtür.

Lev Troçki’nin Türkiye için de büyük anlamı vardır esasında. Sykes-Picot anlaşmasını medyaya taşıyarak uygulanmasının önüne geçmiştir.

Ekonomi konusunda Dr.Mahfi Eğilmez’in şu kitabı her şeyi o kadar özetliyor ki, akıcı diliyle, okullarda okutulmalı bana kalırsa. Başka kaynağa da ihtiyaç yok, uzmanlaşacak olanlar ayrı tabi. Bakın o da 104.sayfada ne yazmış?

Mao Zedong Efsanesi

Sosyalist ve Küçük Adamlardan kasıt da tabiî ki mavi kıyafetli Şirinler’dir. Mavi kıyafetler de Çin Halk Cumhuriyeti’nde Mao Zedong Komünü kıyafetlerini anımsatır. Mao Ceketini bir araştırın hala moda olduğunu göreceksiniz. Beatles’tan Bond filmlerine kadar bir çok yapımda kullanıldı. Halen yaşlı Çinliler, ülkelerinde bunu simgesel olarak giymekte. 1966-1976 arasındaki kültür devriminde Çin’in neredeyse erkeklerin tektip kıyafeti oluyor. Kadınlar da erkekler ile eşit olduklarını öne sürerek bu kıyafeti giyiyorlar.

Tarihsel olarak da Çin Halk Cumhuriyeti’nin Mao Zedong tarafından 1949’da kurulduğunu düşünürseniz, Smurfs ile bu komünizm dönemin örtüştüğünü görebiliriz. Mao Zedong dönemini, özellikle ‘Kültür Devrimi’ dönemini ayrıca ele almak gerekiyor. 6,5 milyar basılan herkesin ezberlemesi ve üzerinde taşınması zorunlu hale getirilen Mao’nun ‘Kırmızı Kitap’ın da kitaplığınızda yeri olmasında fayda var.

Her ne kadar Çin komünizminin Rusya’dan farklı olduğunu, Peyo’nun da esasen Rusya komünizmine sempati duyduğunu bilsek de, Mao Zedong’un kapitalizme karşı kapılarını kapatmasıyla uyguladığı sistem dünyada çok ses getirmiştir. Binlerce insanın açlıktan öldüğü bu dönem, kara dönem olarak hatırlansa da, komünizm üzerinde geniş bir etki bırakmıştır. Belki bu yüzden kıyafetler üzerinde esinlenildiği düşünülmüş.

Nixon: Çin Ziyareti Bizim İçin En Önemli 8 Gün

O dönemki SSCB-ABD gerginlğinde Çin dahil olmamıştır ama kilit noktada durmaktadır.

Rusya ve Çin ilişkilerinin geçmişi ani dalgalanmalardan oluşuyor. Her türlü barış içindeler. Hatta içinde bulunduğumuz bu dönemde ilişkiler daha da sıcak.

1940’lı ve 50’li yıllarda iki ülke arasındaki ilişkiler son derece iyi iken Çin, SSCB’yi emperyalist olmak ile ve sosyalizmin ilkelerine ihanet etmekle suçlamaktadır.
SSCB, 1960 yılına kadar eğittiği Çin ordusuna karşı, 1969’da 7 ay sürecek bir savaşa giriyor. Konu da sınırlar ve Sincan. İki ülke de inatçı, bir o ele geçiriyor, sonra diğeri. Gerginlik tırmanıyor ve nükleer tehditler gelmeye başlıyor. Araya ABD diplomatik olarak giriyor. İki ülke de bu sefer ABD’ye yakın olmaya çalışıyor. Bu döneme ‘Capitalism Won’ dense de olası nükleer savaş önlenmiş oluyor.

1972’de tarihsel hafta dediği Çin Ziyareti yapan ABD Başkanı Nixon, Mao ile el sıkışması da, SSCB-ABD gerilimini arttırır. Zira SSCB ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin arası açıktır. ‘Düşmanın düşmanı dostumdur.’, tanımı buraya cuk diye oturur.

Bebek Şirin De Nereden Çıktı?

Şirinler dizisine yeni karakterler dahil olup, komüne içinde çok seslilik arttırılıyor. Bebek Şirin bile koyuyorlar, kimden geldiği belli değil, ay maviye döndüğünde leylekler getiriyor deniyor sadece. Hatta geri isteniyordu yanlış hatırlamıyorsam Şirin Baba’dan bebek. Şirin Baba da nasıl anaç birisiymiş ki bu toplamda 105 şirini büyütmüş senelerce. Bu arada ironiktir, bebek şirinin ilk kelimesi ‘Gargamel’.

‘Glasnost’ ve ‘Perestrokya’ Hamleleri

Diziye konan bu karakterler ile SSCB’nin çöküşünün nedenleri verildiği iddia ediliyor. Zira karakterler farklılıklarıyla huzuru ve bütünlüğü bozmuştur. Sovyetlere de bu dış ziyaretçiler ve ajanlar zarar vermiştir. SSCB, Gorbaçov döneminde 1991’de dağıldı. Litvanya, Ukrayna, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan gibi devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Böylece en büyük yüzölçümüne sahip SSCB parçalanmş oldu. Gorbaçov, ABD karşısında ekonomi olarak kötü giden ülkesinde riskli bir reform yapmak istedi. SSCB’nin çöküşü denilen bu reform, ‘Glasnost’ ve ‘Perestrokya’ olarak adlandırılır. Benzetme olarak da Mezarı eşen kazma ‘’Perestroyka’’ ve içindeki toprağı çıkartan kürek de “Glasnost’’ tur.

Perestrokya (Yeniden Yapılanma) reformu, kiralama, işletme, kar oranları bakımından, kısaca sosyalist ekonomiden, kapitalizme geçiştir. Bu yüzden halkın dinamikleriniyle bağdaşamaz.

Buna karşı büyük direnişle karşılaşıldığından hızlandırıcı olarak Glasnost (Açıklık) öne sürülmüştür. Glasnost ’un amacı devleti kongre gibi dar bir alanda alınan kararlardan kurtararak sosyalizmin kangren eden bürokratik elitist anlayışını kırmaktır. Bu da ancak halkın da içinde bulunduğu bir yönetim anlayışı ile gerçekleşebilirdi. Gorbaçov bu doğrultuda halkı devlete yakınlaştırmak istemiştir. Bunu halkın karar alma süreçlerinde yer almaları, fikir ve düşünce özgürlüklerinin sağlanması, devlete ve yöneticilere daha fazla güven duymalarını sağlayacak bir tutumun ortaya konulması ile sağlamaya çalışmıştır.

Odaklanılması gereken bir diğer nokta ise Glasnost’un, Perestroyka’ya karşı direnişi kırmak için planlanmış olmasıdır. Bir başka deyişle Glasnost, Perestroyka’nın başarılı olması durumunda devlete çıkar sağlayacaktı. Birbirlerinin kaderini belirleyecek bu iki çalışma riskli bir durum da taşımıştır. Artık tek ayağı çukura girmiş Sovyetler bununla birlikte dağılmıştır.

Yani Gorbaçov soğuk savaşı bitirmiştir. Ama Stalin ve Lenin’in bıraktığı mirası da. Seneler sonra yaptığının hata olduğunu kabul edecek olsa da, bir devrin sonu onun döneminde yaşanmış olacaktır.


Berlin Duvarı!

Gorbaçovun ardından kominizm çökmüş, ama öncesinde, 2 yıl kadar önce 9 Kasım 1989’da Berlin duvarı da yıkılmıştır. Tesadüf müdür bilinmez, duvarın yıkılmasından sonra Şirinler dizisi de biter. Şirinler’in son bölümü “Hearts ‘n’ Smurfs” adıyla, bu yıkıdan daha 1 ay geçmeden 2 Aralık 1989’da yayınlanır.

Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov, Bild gazetesi için kaleme aldığı makalede, duvarın yıkılmasını “Avrupa halklarının bayramı” olarak niteler. Yazıda, “Berlin Duvarı insanları ve aileleri ayırmakla kalmadı; birbirlerini karşılıklı olarak nükleer savaş kıyametiyle tehdit eden, Avrupa ve dünyadaki kamplaşmanın sembolüydü” ifadelerine yer verir. Gorbaçov, Almanların Berlin Duvarı’nı yıkarak Soğuk Savaş’ın sona ermesine önemli katkı sağladığını savunur.

Berlin Duvarı 12 Ağustos 1961’de yapımına başlanan ve Berlin kentini ikiye ayıran 37 kilometrelik beton duvardır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikalılar ve Sovyetler arasında iki ayrı yönetime ayrılan kentte 16 yıl boyunca herhangi bir duvar yoktu. Ancak Soğuk Savaş’ın git gide etkisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte, güvenlik politikaları ön plana çıkmaya başlamıştı.

Winds Of Change

İkinci Dünya Savaşı sonrası hali hazırda Batı Almanya ile Alman Demokratik Cumhuriyeti olarak ikiye ayrılan eski Almanya’nın başkenti Berlin de bu durumdan nasibini almıştı. 9 Kasım 1989 tarihinde kentliler tarafından yıkılan Berlin Duvarı, 27 yıl boyunca şehri ikiye ayırmıştı. Berlin duvarının yıkıldıktan sonra hikayesini 1965 yılında kurulan Alman efsane grup Scorpions 1990 yıında yayınladığı ‘Winds Of Change’ şarkısında ele alır. Hani herkesin detone ıslıkla söylemeye çalıştığı şarkı.

Yeri gelmişken de sözlerin sonunda geçen ‘Let your balalaika sing’ Rusya’ya sosyalizm mesajı göndermedir. Zira Balalayka 3 telli bas gitar gibi çalınan üçgen gövdeli bir Rus Halk Çalgısıdır.

‘Wind Of Change’ sözlerini buraya bir koyalım, farklı gözle okuyacaksınız ve dinleyeceksiniz eminim.

I follow the Moskva, Down to Gorky Park
Listening to the wind of change

An August summer night, Soldiers passing by
Listening to the wind of change

The world is closing in, Did you ever think
That we could be so close, like brothers
The future’s in the air, I can feel it everywhere
Blowing with the wind of change

Take me to the magic of the moment, On a glory night
Where the children of tomorrow dream away (dream away)
In the wind of change

Walking down the street, Distant memories
Are buried in the past, forever
I follow the Moskva, Down to Gorky Park
Listening to the wind of change

Take me to the magic of the moment, On a glory night (the glory night)
Where the children of tomorrow dream away (dream away)
In the wind of change (the wind of change)

The wind of change Blows straight into the face of time
Like a stormwind that will ring the freedom bell, For peace of mind
Let your balalaika sing, What my guitar wants to say

Dinlemeniz için linki de koyuyorum buraya:


Şirinler Marşı Da Neymiş Ki?

Scorpions demişken, Şirinler çizgi fiminin şarkısı da, “Sosyalist Enternasyonal” marşının ritmiyle çok benzerdir. Müziğe aynı diyemeyiz. Ama andırmadığını söyleyemem. Hep bir ağızdan söylenen ‘‘La la la la la…’’ bölümü, Enternasyonaldeki gibi mi ne?…

Şirinlerde Komünizmle Örtüşen Başlıklar:

Komüne Yaşam:

Herşeyin el birliği ile yapılması, yeteneğe göre görev, aynı tip ev ve kıyafet

Eşitlik:

Meslek gruplarına ve özelliklerine göre ayrılsalar da hepsi eşit. Tembellik de bir hak mesela. Kimse kimseden üstün değil. Özelliklerde kadın-erkek ve eşcinsellik eşittir, tek kadın olan ‘Şirine’, şapkasına çiçek takan, kız gibi konuşan ‘Şair Şirin’ gibi…

Anti – Kapitalizm:

Şirinlerde para kavramı yok, dolayısıyla birimi de yok. Bütün servet halka, yani kamuya aittir. Herkes hem işçi hem mal sahibidir.

Ateizm:

Hiçbir ibadethane yoktur, din konusu hiç geçmez, inanış sorgulanmaz. Doğanın ve bilimin gücü vardır.

Sosyalizm:

İmece usulü çalışma sonucu, gelir ve giderler eşit şekilde pay edilir.

Komünizm:

Herkes yeteneğine göre ayrılıp o işi yapar, ihtiyaç kadar üretilip, ihtiyaç kadar tüketilir.

Feminizm:

“Köyde bu kadar erkek varken neden bir tane kadın var?” sorusunun cevabını “Çünkü o tek başına mücadele veren dişi bir birey olarak feminizmi temsil ediyor” deniliyor. Bu yüzden de mesela göğüsleri yoktur ve sarışındır. İlginç..(Esasen Gargamel tarafından esmer olarak şirinleri cezbetmesi için yaratılsa da, nasıl oluyorsa Şirin Baba yanında sarışına dönüyor. Halen farketmiyorlar kızı. Saçını bile boyadı be.)

Gargamel ve Azrael


Şirinlerin tasarımını ve hikayesini anladık sanırım. Ama mesajı eksik. O da Amerika ve Israil üzerine olmalı. Dolayısıyla Gargamel ve Azman karakterleri konuyor. Gargamel’in kıyafeti papaz gibi dini bir tulum diyelim, hatta keşiş giysisi. Gargamel orjinalinde de aynı isim ve ibranice, klasik alnı açık yahudi tiplemesi ile resmedilmiş. Amacı Şirinleri ele geçirip altına çevirmek. Amerika devletini ayakta tutan altın ve elmas ‘Yahudi Sermaye’sini sembolize eder. Burada görüyoruz ki Gargamel, Kapitalizm’i ve emperyalist ABD’yi temsil ediyor.

1971’e kadar Amerika’da para altın rezervine göre basıldı, onda da Vietnam savaşından sonraki maddi yük sebep oldu. Hala uzun süre Doların Altına göre basıldığı düşünüldü yine de. Yani Altın denince akla Amerika ve Yahudiler gelirdi.

Peki Azman? Azman’ın orjinal adı Azrael. Bu ismin de ABD’nin suç ortağı siyonist ülke Israil’e gönderme olarak düşünülüyor. Azrael İbranicede “Tanrı benim yardımcımdır” anlamına gelmesi nedeniyle Gargamel’in yahudi olabileceği görüşü daha hakimdir. Azrael, bizdeki Azrail anlamına da gelir. Israil’in ABD’nin ortağı mı, yoksa yöneteni midir sorusu hep sorulur. Ne zaman simgesel göndermeler benzetmeler görülse Israil akla gelir. Bu çizgi dizide de yer alması gayet mantıklı olabilir o yüzden.

Tarihsel Olarak Özetlersek:

1947 – Truman Doktrini (Soğuk Savaş Başlangıcı)

1948 – Marshall Planı (Bunu ayrı yazacağım)

1949 – Çin Halk Cumhuriyeti Kuruluşu

1958 – Smurfs çizilmeye başlıyor

1961 – Berlin Duvarı Yapılıyor

1966 – Çin Halk Cumhuriyeti Kültür Devrimi

1969 – Çin / SSCB Savaşı

1981 – Smurfs TV’de başlıyor

1989 – Berlin Duvarı Yıkılması

1989 – Smurfs TV’de bitiyor

1991 – SSCB Dağılması

1992 – Peyo Ölüyor

Peki Konuyu Anladık Da Başlık Ne Alaka?

Benim İnancım Çok Basit. Kedisever Birisi Kötü Olamaz!

Gargamel para peşinde koşan biri değil, derdi şirinleri altına çevirmek. Esasen paraya ihtiyacı olan da biri de değil. Şatosunun giderlerini karşılayabiliyor, belediye ile arası iyi, kedisiyle beraber yaşamasına rağmen, tüm şatonun zeminleri, duvarları tertemiz, sıhhı tesisat işlerini kendi hallediyor. Kışın biraz üşüse de, odun toplayıp yakıyor. Yeter ki kedi üşümesin.

Doğa Dostu!

Bakın mesela kedi hiç hasta da olmadı. İyi baktı Gargamel ona çünkü. Mamasını, suyunu eksik etmedi. Kumunu hep değiştirdi. Tek başına hallediyor hepsini, güçlü ve cesur adam. Hayatına kadın girmemiş. Yoksa bir şapka, gözlük taksa, kadın eli değse, bu keyifsiz halinden kurtulacak. Bir kadın adam ederdi onu. Saç ektirir, estetiğe gider falan. Ama küsmüş o insanlara, inzivaya çekilmiş.. Şehirde bankacılıkta kariyer yapacakken, o doğayı seçmiş. 3 lisan biliyor, boru mu? (Aboneyim şarkısı 2.sözler)

Tam Bir Keyif Adamı!

Kimseye zararı yok. Yine de keyif adamı tam. Şatosunun manzarası müthiş. Doğa insanı, çiçekleri, bitkileri korur. Sürekli ormanlarda gezmekte. Her ne kadar tüm bunların o dönemki uyuşturucu özendirmeleri gibi (Bknz: Alice Harikalar Diyarında, Temel Reisin piposu vs) olduğu ve Gargamel’in Psyhedelic mantar bağımlısı olup, herşeyi mavi gördüğü de söylense de, kedi gerçek baba, ve bu kedi özgür ve aç gibi gözükse de bir kere şirin yemişliği, diş geçirmişliği yok. Oynayacak onlarla, derdi o hayvanın.

Öyle bir yansıtıyorlar ki ama, kediler vahşidir, kedi sevenlerse canidir.

Bakın Bakalım Bu Adamın veya Kedisinin Bir Tanecik Şirini İncitmişliği Var Mı? Dizi Tarihi Boyunca Yok!!

‘İyi bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz’ göndermesinde, Gargamelin şirinleri görebilmesi de onun iyi bir insan olduğunu göstermez mi? Bakın yağmurda bile şemsiyesi ile koruyor onları.

Kadınlara Hakları Savunucusu!

Gargamel, ayrıca kadına saygı gösteren, bu şirinlerin asker gibi yaşamına, çorap kokan evlerine, düzen renk gelsin diye Şirine’yi veren adam. Gargamel’in yarattığı mutsuz ve esmer Şirine karakterinin Şirin Baba tarafından sarışın ve fazlasıyla cilveli bir karaktere dönüştürülmesi izleyicide soru işaretleri oluşturdu.

Şirine Ortalığı Karıştırdı

Köydeki feminist olguyu temsil eden karakterin, bu şekilde yansıtılması birçok feminizm savunucusunun tepkisini topladı. Ama yine de tüm bu mavi arkadaşların kadınla bi alakası yok. Var da icraatları yok. Artık şirin baba ne koyduysa yemeklerine, nasıl beslediyse bunları biri bile yanaşmıyor. Kadına saygı, kadınla ilgilenmek ve onu değerli hissettirmektir.

Ama bu çizgi dizide görüyoruz ki, kadın simgesel olarak yaratılmış. Oysa zekası, ruhani ve duygusal üstünlüğü ile bir kadın, bu şirinleri ızdıraptan kurtarırdı. Ya ürerlerdi, ya da kıskançlıktan birbilerini bitirirlerdi o ayrı.

Yine de Gargamel iyi birisidir. Kimseye gücenmez. Kedi severdir. Ayrıca aç kalmaz, ekmeğini taştan çıkartır. Gerekirse Şirinevler(!) pazarında sebze de satar!.


Evelyn De Morgan – Night and Sleep (1878)

Evelyn De Morgan – Night and Sleep (1878) Uyku ile anlaşamadığımı çoğunuz biliyorsunuzdur. Birkaç sene önce internette insomnia üzerine görsel ararken bu müthiş tabloya ve…

Read More

🎼“Güz Eller, Çin’den Birsen’i seçti.” 🎤

🎼“Güz Eller, Çin’den Birsen’i seçti.” 🎤 (Başlığı yazıyı okumayı bitirdikten sonra sesli oku) Bir dönem Tekstil sektörünün devlerinden olan Eller ailesinin, özellikle yurtdışındaki yatırımlarında önemli…

Read More

Gündöndü!

Gündöndü! Yüzünü güneşe dönüp, sapsarı yapraklarıyla güneşe benzemesiyle almıştır ismini. Günebakan da denir. Güneş çiçeğidir. İngilizcesindeki gibi ‘Sunflower’. Temmuz başında açar, kafaları ağırlaşıp boynunu büker.…

Read More
About the author

Kıvanç Kaplan:

1 Comment

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    4 × one =