Trakya Düğünleri Çok Acaip
Trakya Düğünleri Çok Acaip
O Kadar Güzel Halk Oyunlarımız Var Ki Bizim
Trakya’nın köy düğünleri daha bir ilginçtir. Kuzenimin köydeki düğününde, ‘Sultans Of The Dance’ gibi bir bölüm izlemiştik. Köydeki tüm gençler bu dansı biliyor. Roman havasının bir uyarlaması. Köy meydanında dans edilirken, çevresinde yakın köylerden gençler geliyor. Çember şeklinde dışarı oturup, o köydeki kızları beğeniyorlar
Köy meydanının ortasında önce iki kişi karşılıklı oynuyor. Sonra gelen kişi onlara dik dans ediyor. Bir kişi daha gelirse dik oynayan dönüp ikili oluyorlar. Böylece ikili ikili yanyana sıralanıp aynı figürü oynuyorlar. Müthiş bir kareografi.
Doğuştan gelen yetenek sanırım, çünkü en ufak bir aksama, gecikme yok ayaklarda. Basit de değil ha, biz yapamadık. Babam biliyor zaten ezbere de, bizim öğrenmemiz zor. Düşününce şimdiki dans kursları falan var ya, Latin, Chacha vs., onları kesinlikle küçümsemek için değil ama şu yerel danslarımız varken bizim, onları ön plana koyup, onlara da kurslar açıp koysaymışız. Evet Halk Oyunları var, ama gitgide uzaklaşılıyor. Oysa ki, ne de güzel figürler, bütünleşme, ortak hareket etme var ki bizim danslarımızda…
Kırklareli’nde Düğün Programı Biraz Daha Farklı
Trakya’daki şimdiki düğünlerde işleyiş biraz değişik, özellikle Kırklareli’de. Davulcu, Halay falan önce giriyor. Herkes bi enerjisini, gazını atıyor. Sonra dansa falan dönüyor, bu esnada yemekler yenmiş pasta kesilmiş oluyor. Sonra bir daha halay final. Damadın acelesi falan da yok, oysa ki.
Kırklareli Dansı da Muhteşem!
Bu arada Kırklareli dansına da bittik. Anlatamam size. Deneyeyim ama.
Şimdi Halay gibi ritm düşünün. Ama sadece davul ile başlayan. Burada tüm kontrol davulcuda. Hızı arttırıp azaltıyor. Ayak hareketlerine göre tempo tutuyor falan. Çok önemli rolü. Burada halay başındaki 5-6 kişi olduğu yerde oynuyor. Arkadakiler duruyor. Halaya yeni katılacak kişi, çevresinde döne döne halayın başına yanaşıyor. Solo dans gibi figürü var. Sonra ön 5-6 kişi dediğimiz gölge yeni katılanla yeniden oluşuyor. Bu sırada arkada duranlar arasından dinlenen kim olursa olsun, çıkıp tekrar solo dansla öne geçiyor. Dans müthiş hızlı, ayaklar durmuyor, ritm kaçmıyor. Yorulan arkaya geçiyor, dinlenen öne. Güzelliği şu, herkes Halay Başı olabiliyor. İsteyen istediği zaman oynayıp, istediği zaman dinleniyor. Sıra yok, beklemek yok.
Trakya Halk Oyunlarının Ortak Noktası: Eşitlik
Bu Tekirdağ’daki ve Kırklareli’ndeki düğünlerin, hatta babama sordum alanı genişletebilirim, tüm trakyadaki düğünlerin ortak özelliği ne biliyor musunuz? Kadın-Erkek ayrı değil. Aynı. Cinsiyet ayrımı yok. Yanındaki erkek kadın olabilir, ama zaten bunun önemi de yok.
Videolar bulursam ekleyeceğim buraya..
Ekrem’in Kırklareli’ndeki Düğününden
Az Votka Vardır..
Aynı Ata Demirer Flash TV anısı. Ne zaman başladı, ne zaman bitti. Hızlandırılmış tur resmen. Ama ortak nokta çoğu düğünde de olduğu gibi, mutluluk. Bu bar programlarından hep farklıdır. Düğünlerde insanlar Gelin ve Damat’ın mutluluklarını görmeye, yeme içmeyle de oynamaya gelirler. Bazıları arkadaş bakmaya da gelir, ki riskli durum bence. Çünkü o saç ve makyajda saatlerce emek var, altındakini göremezsin. Ama herkes çok güzeldir bak hakkaten. Güzellik vardır her yerde. Mutluluk vardır.
Düğünler Arkadaşlık Kurmak İçin Güzel Bir Ortam
Bir de anneler bu düğünde müthiş iyi süzer ortamı. Kim ne giymiş, kimin kızı kibar, efendi falan. E baktığında orası da bir nevi görücülük yeri.
Evli, Bekar bir sürü insanın geldiği, mutluluk-pozitif duyguların aktığı, insanların güldüğü, hayaller kurduğu bir yer. Bu amaçla gelinen bir yerde, bir arkadaşlık kurma temelinin sağlam olma ihtimali yüksek.
Bir kadının hayattaki en büyük derdidir ya “Ne giyeceğim?”, düğünlerde bu belirli konsept çerçevesinde olsa da, renk uyumu, makyaj, saç, çanta, ayakkabı, çorap başlı başına tez konusudur. Şimdi sorun mesela “şunun düğününde ne giymiştin” diye, size tüm detaylarını anlatsın.
Düğünlerde müzik yapmak da keyiflidir. Gecenin ana enstrümanı evlilik dans, müzik ise yan enstrümandır.
Bar Müşterisi Zordur
Sadece Sanki Tek Bir Parça Dinlemek İçin Mekana Gelen, İstediğini Çaldırmaya Ant İçmiş Bar Müşterisi
Barlarda öyle değil, kimisi kederden, kimisi sinirden, kimi nedensiz ordadır. Bizim için en zorlayanı sarhoş bar müşterisidir. Yanındakine hava atacak diye, 3 saatlik programın başından sonuna kadar saçma bir parça ister durur. Aralarda bağırır. Başka parça çalınırken, baş parmağını aşağı gösterir. İlla onun istediği olacak. JukeBox’ız ya biz. Para atıyon, çalıyoruz. Bildiğin dayaklık tip.
Müzisyen dostlarım bu sahneleri unutmaz mesela. Çünkü sahnede seyirci ile dalaşmamaya zorlarız, içimize atarız. İçimize attıklarımız da kemirir bizi. Sanmayın hç bir şeyin farkında değiliz. Sadece spot ışıklarının arkasını göremiyoruz.
Bar Müzisyenliği Mi, Düğün Mü?
Yine de sorarsanız bana düğün mü bar mı diye. Bence müzisyen için, kendini daha özgür hissettiği alan, daha mutlu olduğu yerdir. Düğün sahipleri, akrabalar, seni satın aldıklarını düşünüp, sürekli müdahele ederler. Şarkı söylerken onu duyabileceğini ve cevap verebileceğine falan inanırlar. O yüzden ara konuşmaya ve hadi be kardeşim laflarına zeval vermeden, parçaları durmadan birbirne bağlayarak devam etmeli, sonda da o illa göbecik atacak ablalar için DJ’i hazır tutmalısın.
Barda ise belirli konsept çerçevesinde, kendi istediğin parçaları, dileğin şekilde coverlayıp sunabilirsin. Oranın sahibi bi nevi sen, izleyiciler misafirlerindir. Her biri kendi içinde çok tehlikeli hale dönüşebilir. Sahneye fırlayabilir, sonuçta herkesin sesi! var ya.
0 Comments